8 Aralık 2010 Çarşamba

HAŞİMLEKARANLIKGECELERBAZIÇIKARDIK





  “güya ki o dargın geceler ruhu boğardı, her şey bizi bir korkulu rüyayla sarardı”.şiirin bir yerinde beni uyutmayan bu dize geçer: ”annemle karanlık geceler bazı çıkardık “ diye başlar ve annesinin hastalığı nedeniyle dicle’nin kenarındaki gece gezmelerini anlattığı şiirini muhteşem sonlandırır:”ruhumda benim korku ölüm leyle-i tarik, çeşminde onun aksi kevakiple dönerdik”.22 yaşında yazmıştır bu şiiri.annesinin ölümünden 16 sene sonra.5 veya 6 yaşındaki bir çocuğun gece ve ölüm karşısındaki psikolojisini yıllar sonra o kadar berrak anlatır ki bu yüzyıllık şiirin güzelliği her gün yanı başımda.”çıkardık” diye başlayıp 1,5 sayfa sonunda “dönerdik” diye bitirmesindeki hikaye ediş tekniği bile görkemlidir.bu şiirin her okuyuşumda ruhumu sarsmasını kime anlatmalı?hem anlatılamaz ki!
 
“piyano çalmak ona yetmiyordu, o piyano olmak istiyordu.”Thomas Bernhard.

   Ihlamuru sigarayla içersen geçmez bu hastalık.


   “ruhumda benim korku, ölüm, leyle-i tarik
    çeşminde onun aks-i kevakiple dönerdik…”

      
                                    SENSİZ


Annemle karanlık geceler ba’zı çıkardık;
Boşlukta denizler gibi yokluk ve karanlık
Sessiz uzatır tâ ebediyetlere kollar…
Gûyâ o zaman, bildiğimiz yerdeki yollar
Birden silinir, korkulu bir hisle adımlar,
Tenhâ gecenin vehm-i muhâlât[1]ını dinler…
Yüksekte semâ haşr-i kevâkib[2]le dağılmış,
Yoktur o sükûtunda ne rü’yâ,ne nevâziş[3];
Bir sâ’ir[4]-i mechûl-i leyâlî gibi rüzgâr,
Hep sisli temâsiyle yanan hislere çarpar.

Göklerde ararken o kadın çehreni, ey mah!
Bilsen o çocuk, bilsen o mahlûk-ı ziyâ-hâh[5],
Zulmette neler hissederek korku duyardı:
Gûyâ ki hafî[6] bir nefesin nefha-i serdi[7],
Rûhanda bu ferdâ[8]-yi siyeh-rengi fısıldar,
Sâkin geceler şefkat olan encüm-i bîdâr[9],
Titrer o karanlıkların evc-î kederinde[10],
Hüsrân ü tehâssür[11] gibi mâtem nazarında;
Gûyâ ki o dargın geceler rûhu boğardı:
Her şey bizi bir korkulu rüýâla sarardı: 
Zulmet ki müebbed, mütehâcim[12], mütemâdi[13]:
Eşkâle verir ayrı birer şekl-î münâdi[14],
Dallar kuru eller gibi mebhût[15] ü duâkâr,
Zânû-zede[16] dullar gibi hep tûde-i eşcâr[17]
Çılgın dolaşan bâd-ı leyâlî[18] ki serâîr[19],
Pîş ü pey-i seyrinde koşar muzlim ü dâir[20]
En sonda nigâh[21]-î ebediyet gibi titrer,
Tâ ufka asılmış sarı bir lem’a-i muğber[22]
Bir kafile-î rûh-ı kevâkib[23] gibi mâhmur[24],
Zulmette çizer Dicle uzun bir reh-i pür-nur[25]
Ondan yalnız rûha gelir bir gam-ı mûnis[26];
Yalnız o, karanlıklara rağmen yine pür-his,
Yalnız… Bu kamersiz gecenin zîr-i perinde[27],
Bir feyz-i ziyâ haşrederek âb-ı zer[28]inde,

Bir kafile-î rûh-ı kevâkib gibi mâhmur,
Zulmette çizer Dicle uzun bir reh-i pür-nur
Dinlerdik uzun şi’rini ben lâl, o hayâlî,
Lâkin ne kadar hüzn ile tev’em[29]di meâli[30],
Gûyâ, o zaman, nûrunu ey mâh-ı mükedder
Eylerdi semâ lü’lü[31]’-i hüzniyle telâfî[32]:
Yıldızları göklerden alıp bir yed-i mahfî[33],
Bir bir o donuk gözlerin a’mâk[34]ına îsâr[35]
Eylerdi ve zulmette koşarken yine rüzgâr,
Rûhumda benim korku, ölüm, leyle-i târîk[36],
Çeşminde onun aks-i kevâkible dönerdik.

Ahmet HAŞİM
(Piyale, 1926)

Vezin: Mef’ûlü / mefâilü / mefâilü / feûlün

[1] Aslı olmayan şüpheler.
[2] Birikmiş yıldızlar.
[3] Okşama, okşayış.
[4] Yürüyen.
[5] Işıldayan yaratık.
[6] Gizli.
[7] Bir nefesin soğuk kokusu.
[8] Yarın.
[9] Uyanık yıldızlar, uykusuz yıldızlar.
[10] Kederlerin en yüksek noktası.
[11] Duygular, düşünceler, hasretler.
[12] Birbirine hüum eden, saldıran.
[13] Devamlı, kesiksiz, sürekli, daima.
[14] Nidâ eden, seslenen, çağıran. Müezzin.
[15] Hayretle, şaşkın, mütehayyir. Sersem.
[16] Diz çökmüş.
[17] Yığın yığın ağaçlar.
[18] Gece rüzgârı, yeli.
[19] Gizli şeyler, sırlar.
[20] Daire, dönen.
[21] Bakmak, nazar etmek. Bakış.
[22] Tozlanmış, gücenmiş güneş ve yıldız gibi parlamak. Öfkelenmek.
[23] Yıldızlar.
[24] Sarhoşluğun verdiği sersemlik. Uykulu, baygın göz.
[25] Nurlu yol.
[26] Alışılmış, ehlileşmiş, cana yakın, sevimli, ünsiyyet edilmiş keder.
[27] Kanadı altında.
[28] Sarı renkli su.
[29] Birbirine benzer.
[30] Manası.
[31] İnci, parlak, ışıklı, kıymetli.
[32] Tamamlar, karşılar.
[33] Gizli el.
[34] Derinlikler, göz pınarları.
[35] Dökme, serpme, saçma. Kötülemek. Kasırga. Paha biçme.
[36] Yol. Gece yolu.

                                                 8 Kasım 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder