15 Eylül 2011 Perşembe

"ben ki boşta bulundum bu şiiri söylerken"


                                                  UÇMAK


Yol yürüdük dağlara koşa koşa atlara
Göğün ilmeği koptu hepimiz ipten döndük
Atlarsız da koşulur tarifsiz uzaklara
Düş görüp de düşmemek hüner bu olsa gerek
Uykusuna doymamış rüyayı çoktan gördük

Rüya dediğin ne ki sıra sıra salıncak
Ya söyler ya susarız aynı şarkı tadında
Kesilir kesilmez ayaklarımız yerden
Tutuşacak perdeler dirliğin üst katında
El çırpmanın kızları sevinçten doğuracak

Sustum sözümü tuttum söylemeyi unuttum
Unutunca ne gelir bir insanın başına
Kopup kopup da kaçan sessizlik kadar nahif
Annem gelir aniden ve bir de annem gelir
Elinde kış sepeti şimdi tüy gibi hafif

Bundan sonrası dünya her taraf ayak altı
Yer yarılsa da girsek diye öyle telaşlı
Sayı saymaktan dönen kırık kanatlı günler
Bekleşir ki tüm kuşlar yol yakınken ölsünler
Uçma bilmeyenleri uçuruma gömsünler

Uçuruma gömmek mi ben neler söylüyorum
Çok uzaktan albatros tek başına hezarfen
Yaşamaktan bir eksik yaşamak kadar esrik
Böyle bir şeydi yağmur başı aklımda değil
Ortası sırılsıklam sonu günlük güneşlik

Hüseyin Akın

DİKKAT



Neyi bozar bu dikkat, oturup ağlamayı
Ve korsanlarını bulur bütün batık gemiler
Az uzakta bir açlık hatırlar afrikayı
Getirir soframıza çimlerine basmadan
Tam uykuya giderken ölümde acemiler

Ben de yoldan çıkmışım önümde acemiler
Öylesine sarılmış bakışları kefene
Neredeyse düşecek perçeminden aynası
Dağları gösteriyor yolunu kaybedene
Değil mi yalnızlık var, bütün yollar aynısı

Tutma beni kendimden eğnimde eşkâlimi
Yapayalnız kalbinle beni rahatta dinle
Toyluk talim eyledim ben sakarlıkta piyade
Hiçbir resimde yokum sorma eski halimi
Beni hayatta dinle yapayalnız kalbinle

İşte böyledir şiir, tutmak gibi nefesi
Hayatın parmak izi insana giden yolda
Dışım çifte minare içimde ezan sesi
Kim gözünü kırpmadan durur bu hazırol’da
Geceden gelen ölüm kim bilir kimin nesi

Ey ulu belletici ben ölmekten anlamam
Bana sorma ne kalır bir uykuluk geceden
Unutmaktır bağlayan insanın çenesini
Bir de onu bilirim bir dikkatlik canım var
Onu da bulan bulur bir gizli çekmeceden

Hüseyin Akın


                                   SULU SEPKEN


Susunca tam şurama geliyor akranım olup
Konuşunca nasıl da boyumu geçiyor hayat
Ben ki boşta bulundum bu şiiri söylerken
Bir sen vardın aklımda hiç kimseden habersiz
Zorlu uzun kışlarıma yağardın sulu sepken
Ben hiç orada yoktum bu şiiri söylerken


Yağmalanırken dünya acılar lafta kalır
Kelimeler toplarım kauçuktan elyaftan
Ben nerede durursam gün oradan kısalır
Oradan başlar hayat hep çelimsiz ve kadın
Şunca zaman uyudum ölmek gibi olmasın
Örselenmiş yağmurlar topladım her taraftan


Pencereden bakışı yaralı bir manzara
Ne kattımsa ben kattım yeryüzü tualine
Başım göğe ermedi şehri ıskalamaktan
Ölmedim de ne oldu bir sevdaya kendimi
Dirseğini boşluğa dayayıp aktı camlar
Hepsi üstüme kaldı ne yağdıysa uzaktan


Dahası var, susmadı dil çürük dal üstünde
Tam iki yol ağzında kuş bakışı çatırtı
Dökülmüş sıvaları korkudan bir ormanın
Üstümüze salıyor göğün huysuz atını
Öylesine düzayak geçilmez balkonlardan
Dinsin diye uçurum saklıyor suratını

                     Hüseyin Akın





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder