18 Mart 2013 Pazartesi

hızırla kırk saat



 

4

ben kötülere iyilik saçarım
bu ceza olur
iyilere iyilik
kötülere kötülük
yapacak kadar güçlü ve seraplı olamam
iyi bir kentte
camide namaz kılan
omuzları birbirine dayalı
iki müslümanın arasından geçtim fark etmediler
hutbede imamın sözlerinin arasına tek bir kelime
karıştırdım tek bir kelime
bir kaç kişi irkildi
gerisi susadı susadı
çıkar çıkmaz çeşmelere koştular
ama su yabancı ve acı geldi
çocuklarını görünce o vakit
dindi iç ırmak yankıları

5

rapor

ben hızır ... gün ... falan saatta ... yerde
inceleme yaptım
anne suçsuzdu ve öldü
baba suçsuzdu eski incirler gibi hışırdıyordu
küçük çocuk suçsuzdu
bal rengi bir akıl sarasına bağışlandı
öbürleri suçsuzdu
çiçeğe yeni durmuşlardı
suçlu bendim
geç kalmıştım
evin kötü düşü balkona ağmıştı
komşu evlerde ayin başlamamıştı
kendimi iki yüz yıl insanoğluna görünmemeğe mahkum ettim
imza hızır
pulsuz
tarih çinseddinden sonra 5000
şahitler bütün oğullarım

6

kağıt endüstrisinde
müthiş bir gerileyiş tekniği
papirüs
mermer
tuğla
ceylan derisi
ipek
kumaş
odun
saman
kepek

7

bugün iki çocuğun konuşmasına kulak konuğu oldum
biri beni öbürüne çiziyordu
hızır'ın çizgileri derindir diyordu
su ışıltısıdır karanlıkta gözleri
sağ kolunun çizgisi parlasa
tanda bir palmiye gibi
sol kolu karanlık kış gecesi
yaşı hep altmış üç
yüzü yeni gelmiş bir vahiy gibi
gözlerinin önünde hep rahman suresi canlanır
kalbi hep yasin okur
kulağında ilk âyetlerin depremi
ben hızır'ı gördüm kardeşim
ermişler için topluyordu zeytinleri
konuşması hint ilâhisi
ürküntüsü çocuk çilesi
genellikle dağ havasını taşıyan biri
yemesi bir gülün dirilişi

8

benim konuşmalarım
Çin yazıtları gibi
Çevre benim söylediklerimi kaydeder
ama kaydetmez kendisine söz söylediğimin sözlerini
taşların kalb atışlarını duyanlar
yalnız onlar okur benim söylediklerimi
kayalar takvim yapraklarımdır benim
ay kaç kere tanıklık etti
taşıdığım yoksul kadınlar tabutuna
Çok köle pazarında bulundum
az kurtarış yapmadım insan satırında
İnsan alımında az göz gezdirmedim
kaç olta kırdım balık avında
kaç ip kestim idam sofrasında
kaç yılı aradan kaydırdım
takvim hesabında
kaç kulaç su geçtim
kurban töreninde
kaç çocuğu kaçırdım
kitap sineklerinin
tılsım salgınından
ilgım salgımından
zülkülüf bana dedi
sen su ver ben yemek vereyim
sen can ver ben kan vereyim
sen sağı çağır ben şehidi çağırayım
sen ovaya in ben dağda oturayım
ne kutlu ortaklıktı o
zülkülüf bana dedi
yeraltında sesim var
zülkülüf bana dedi
doğuranlar bendendir
ana sesi bendendir
Örtülü ödeneğimdir ocak
İn kiraz bahçelerine in
kirazların yankısını dinle
denizi kirazlarda ara
Ölümle kirazlar arasında
köpekle karyola arasında
bardakla araba arasında
bir ilgi kur
mağaralarda çekilen kuralarda
yamyamın ülküsünde
kabakulakta
bile bir bilgi ara

hızır hızır, işçi demek
meleğe öykünen demek

benim kitabım bu kadardır
yazıtım kısadır
anıtım yoktur
bahar senin öncün
güz benim artçım
yaz isa'nın
kış yahya'nın
bahar yaz güz kış
ben sen isa ve yahya
bir gülü yetiştirmek için
yaratılmışız
Şükür tanrıya

9

Öldükten sonra insan nasıl dirilecekse
Ölmeden ben öyle dirildim
kaç eleğimsağma altından geçtim
Çocukken çok gözledim samanyollarını
yaz akreplerinin bile bakamadan edemedikleri samanyollarını
kaç kez yedim doğu sabahlarının
yaz aylarında çatlattığı narlarının narlarını
gelinler götürülürken perşembe akşamları
kaç kez yerinde durdurdum güvey atlarını
baharda çayırlarda yuvarlanırken vakit çobanları
saatleri kıra kıra ilerleyen bengisu zamanı
cebrail cebrail bengisu uzmanı
bir bozkır gibiyaklaşır kuşatır beni
karanlıkta uzaklarda insan konuşmaları
andırır cırcır böceklerini
arada şarap! diye bir ses yükselir
bir kadeh patlar
ateş fışkırır çakmak dağlarından
kurban kokusu yükselir
gürültüyle geçer kaf kabileleri
kara incirlerin sütünden sütunundan
zehirlenen ihtiyar kadınların
destanını söyler katır çıngırakları
İftar sofrasında açılan gümüş tabaka
borçlu baba sesi
ayın doğduğu saçaktaki komşularla
kaplumbağa artığı en tatlı üzümlerle
ey donanmış sofra saati
cebrail'e anlattığım buydu işte
cebrail bana ne armağan etti
bilir misiniz ne armağan etti
dünya ırmaklarının kaynak yerlerinden bir kolleksiyon
dicle'nin uçak yakıtı maviliğini
fırat'ın benzin yeşilini
nil'in kül rengi bulut stilini
bengisu bir kokteyl mi
kokteyl belki ama ne kokteyli


bengisu korosu

biz bir hızır'ız ama belki bin hızır gibi
biliriz yeryüzünde bengisu illerini
namazda yürüyoruz ışıldayan meşalelerle
oruçta aydınlığız isa'yla meryem'le
kulağımızda hep zebur düğünleri
düşümüzde İncil şölenleri
ufkumuzda tevrat ülkeleri
sina dağından yapraklar
ve kur'an ordusunu
başkentlere götüren bir kumandan gibi
en soy arap atının üstünde
dimdik duran bir başkan gibi
bengisu alayının önünde

bir göçmen kuş öncüsüdür bengisu
baharda gelir dünyaya
kışın göçer aya
kış yaranın sargı bezi
yazın ovada dağda sesi

yusuf gömleğinin yıkandığı kaynak ondandır
mısır'ın kapıları onunla açılır
davud'un demirini eriten o
karıncanın karnından konuşandır
hüthüt onun üstünden yedi kere uçandır

evrim günlük sularla
devrim irinle kanla
bizse dirilişi gözlüyoruz
bengisu bengisu kayna ve çağla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder